آذربایجان اویرنجی حرکاتی

گله جک بیزیمدیر azoyrenci_herekati@yahoo.com

آذربایجان اویرنجی حرکاتی

گله جک بیزیمدیر azoyrenci_herekati@yahoo.com

Karabağ Sorununda Gelinen Nokta

Karabağ Sorununda Gelinen Nokta

AZərbaycan Öyrənci Hərəkatı : Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önce başlayan ve ardından Azerbaycan ile Ermenistan’ın bağımsızlığı ile birlikte bölgesel bir nitelik kazanan Karabağ çatışması geçen onca zamana ve arabuluculuk çabalarına rağmen bir çözüme ulaştırılamamıştır. 1988 yılında başlayan ve 1994 yılında ateşkes ilanına ...

Karabağ Sorununda Gelinen Nokta

AZərbaycan Öyrənci Hərəkatı : Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önce başlayan ve ardından Azerbaycan ile Ermenistan’ın bağımsızlığı ile birlikte bölgesel bir nitelik kazanan Karabağ çatışması geçen onca zamana ve arabuluculuk çabalarına rağmen bir çözüme ulaştırılamamıştır. 1988 yılında başlayan ve 1994 yılında ateşkes ilanına varan süreç sonunda yaklaşık 25000 kişi hayatını kaybetmiş ve 1 milyona yakın Azerbaycan Türkü göç etmek zorunda kalmıştır. Halen Karabağ ve çevresindeki Azerbaycan topraklarının % 20’si işgal altındadır.  Azerbaycan topraklarının % 20’si işgal altındadır. Hocalı katliamına kadar uluslararası toplumun çok da ilgi göstermediği çatışmalar, Şubat 1992 tarihinde Ermeni kuvvetlerin katliamından sonra uluslararası medyaya taşınmıştır.

Karabağ’daki çatışmaların ana nedenleri olarak Sovyetler Birliği’nin yönetim stratejisi, Sovyetler Birliği sonrası Rusya dış politikasının yeniden bölgede etkili olmak biçiminde şekillenmesi ve Rusya’nın etnik sorunları kullanması, Ermenistan’ın irredentist politikası ve diasporanın rolü sayılabilir. Karabağ çatışması bölgesel güçler arasındaki ilişkileri de etkilemiş hatta Ermeni kuvvetlerin Nahçivan’a saldırması üzerine Türkiye ile Rusya karşı karşıya gelmiştir. Gürcistan’da çatışmaların sürdüğü ortamda bu ülkedeki Ermeni azınlığın varlığından dolayı süreçten etkilenmiştir. Azerbaycan’ın iç istikrarı süreçten etkilendiği gibi Ermenistan’da hem politik hem de ekonomik olarak Rusya’ya daha da bağımlı hale gelmiştir. Azerbaycan topraklarının işgalinin sona erdirilmesini isteyen BM Güvenlik Konseyinin 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları da işgali sona erdirememiş 1994 yılındaki ateşkes sonrası süreçte de ilerleme sağlanamamıştır. Mevcut Ermenistan yönetimi ve onu etkileyen diasporanın politikası devam ettiği sürece, uluslararası alanda ciddi bir baskı olmadığı takdirde Azerbaycan topraklarındaki işgalin de yakın bir gelecekte sona ermesi zor görülmektedir. İşgalin ortaya çıkardığı insanlık dramının yanında işgal altındaki topraklardaki kaynaklara, sanat eserlerine ve mimari yapıya zarar verilmekte ve işgal kalıcı kılınmaya çalışılmaktadır. Bu durum karşısında Azerbaycan’da BM’nin daha aktif olarak devreye girmesini istemektedir. Bu konuda Azerbaycan’ın girişimi sonucu 14 Mart 2008 tarihinde BM Genel Kurulunda bir karar tasarısı kabul edilmiştir. 39 lehte ve 7 karşı oyla kabul edilen karar Azerbaycan topraklarındaki işgalin hemen sona erdirilmesini istemekte ve işgal altındaki topraklardan sürülen nüfusun geri dönmesi için gerekli şartların oluşturulmasına vurgu yapmaktadır. İlginç olan AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları ABD, Rusya ve Fransa’nın BM’de karara karşı oy kullanmalarıdır. Bu durum Azerbaycan’ın Minsk Grubuna olan güvenini zedelemiştir. Soruna barışçı yolla bir çözüm bulunması için daha etkili mekanizmaların ortaya konması gerekir. Sadece AGİT Minsk Grubuna sorunu havale etmekle bir yere varılamayacağı açıktır. Azerbaycan’ın sabrı tükenmektedir.

15–16 Nisan 2008 tarihinde Bakü’de düzenlenen GUAM devletlerinin topraklarındaki çatışmaların çözümünde temel prensipler konferansında  (Basic Principles For the Settlement of the Conflicts on the Territories of the GUAM States) GUAM ülkelerindeki (Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova) çatışmaların çözümü konusu üst düzey katılımcılarla tartışılmıştır. Karabağ sorununun da tartışıldığı konferansta konuşmacılar genelde ülkelerin toprak bütünlüğüne vurgu yapmışlar ve özellikle de benzer durumların uluslararası hukuk bakımından analizi yapılmıştır. BM Şartının ülkelerin toprak bütünlüğünü koruduğunun ve bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygının esas olduğunun vurgulandığı konuşmalarda Azerbaycan’ın işgali kabul etmediğini her fırsatta ileri sürmesinin önemine işaret edilmiştir.

Rusya’nın Kafkasya’da yayılması ve özellikle Gülistan ve Türkmençay Antlaşmalarından sonra nüfus yapısı değiştirilen Karabağ, Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’ın içerisinde otonom bir bölge olarak düzenlenmiştir. Bölgede zaman zaman gerilimler yaşanmış olmakla birlikte silahlı çatışmalar 1988 yılında başlamıştır. Azerbaycan bağımsız olduğunda uluslararası alanda ülkenin tanınmış sınırları içerisinde kalan Karabağ Azerbaycan’ın parçasıdır.

Karabağ’da bir ilerleme sağlanabilmesi bölgesel güçlerin yanı sıra BM’nin girişimlerini gerekli kılmaktadır. Rusya’nın pozisyonu Azerbaycan’a güven vermemektedir. AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlarının sayısı artırılmalı ve bu eşbaşkanlığın hangi kriterlerle verildiği açıkça belirtilmelidir. Ermenistan’da Karabağ kökenli politikacıların ve diaspora Ermenistan bağlantısının da konu ile ilgili açılım sağlanmasına yardımcı olmadığı açıktır. Diaspora hem Türkiye ile ilişkiler hem de Karabağ sorunu konusunda uzlaşmaz bir çizgidedir. Özellikle bir Taşnak örgütü olan Amerika-Ermeni Ulusal Komitesi, Türk-Ermeni Barışma Komisyonu dâhil her türlü diyalog girişimine kapalı bir noktadadır. Soykırım iddialarını varlık sebebi haline getiren diaspora kuruluşları 24 Nisan yaklaşırken faaliyetlerine hız vermekte ve ABD Başkanlarının yayınladıkları mesajlarda “soykırım” ifadesini kullanmasını istemektedir. Bu faaliyetleri ve Ermenistan üzerindeki etkisiyle diaspora Türkiye-ABD ilişkilerine ve Türkiye-Ermenistan ilişkilerine zarar vermekte ve Karabağ’daki çıkmaza hizmet etmektedir. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde sağlanacak bir açılım da Karabağ sorunu’nun çözümünde ilerlemeye yardımcı olabilir. Ancak bunun için Ermenistan yönetiminin bazı adımlar atması gereklidir. Zaman zaman Ermenistan tarafından yapılan ön koşulsuz görüşmeye ve diplomatik ilişki kurmaya hazırız açıklaması aslında propaganda amaçlı çabalardır. Çünkü Ermenistan da çok iyi bilmektedir ki Türkiye normal diplomatik ilişki kurmak için bazı şartlar ileri sürmektedir. Bunlardan Türkiye’nin toprak bütünlüğüyle ilgili olan Ermenistan bağımsızlık bildirgesindeki Batı Ermenistan ifadesi ve Ermenistan yönetimi tarafından soykırım iddialarının uluslararası alanda gündeme taşınmaması olmazsa olmazlardır. Türkiye Karabağ konusunda da Ermenistan’dan bir açılım beklemektedir. Ancak tüm bunlar için Ermenistan’daki herhangi bir yönetimin öncelikle Ermenistan kamuoyunu hazırlaması, diasporanın radikal unsurlarıyla bağını koparması ve en önemlisi Rusya’ya olan aşırı bağımlılığın azaltılması konusunda adımlar atması gereklidir.

Karabağ sorununa barışçı yollarla çözüm bulunması için zaman daralmaktadır. Güçlenen Azerbaycan uluslararası toplumdan beklediğini bulamaması durumunda silahlı çözüme yönelebilir. Ermenistan istikrarsız iç politik ortamında, son seçimlerden sonra olduğu gibi dikkati başka noktalara yöneltmek için ateşkesi bozucu çabalara girmektedir. Bunlar aslında Karabağ’da “dondurulmuş” bir çatışma durumu olmadığını ve bölgenin oldukça sıcak gelişmelere açık olduğunu göstermektedir. (Efrasyap)  

 

 

نظرات 0 + ارسال نظر
برای نمایش آواتار خود در این وبلاگ در سایت Gravatar.com ثبت نام کنید. (راهنما)
ایمیل شما بعد از ثبت نمایش داده نخواهد شد