Güney Azerbaycan Türkleri ve Babek Kalesine Yürüyüş
AZerbaycan Oyrenci Herekati : Her yıl Temmuz ayının ilk haftasında gerçekleşen bu yürüyüş son yıllarda kendisine daha siyasi bir görünüm kazanmıştır. Güney Azerbaycanlılar kendi milli isteklerini ve anadillerinde eğitim hakkını elde etmek için bu kalede sloganlar atarak protestolar düzenliyor ve yanı sıra Ermenilerin Kuzey Azerbaycan’da (Azerbaycan Cumhuriyeti) işledikleri cinayetleri ve Fars şovenistlerin politikalarını kınıyorlar.
İran çok uluslu bir ülkedir. 1925 yılına kadar değişik etnik gruplar barış ve huzur içerisinde yaşamaktaydı. Ancak 1925 yılında İngiltere’nin desteğiyle Rıza Han’ın darbesi sonucu Türk devleti Kacar hanedanlığı yıkılmış ve yerine Fars devleti Pehlevi sülalesi geçmiştir. 1925 yılından sonra Fars milliyetçisi olarak bilinen Pehlevi sülalesinin iktidarı ele geçirmesiyle İran’da yaşayan diğer halklara karşı baskı ve asimilasyon politikaları uygulanmaya başlamıştır. 1979 İslam devrimi bu ayrıcalıkları ve baskı politikalarını ortadan kaldırma sözü verse de günümüze kadar hala asimilasyon politikaları sürdürülmektedir.
İran’da yaşan en yoğun etnik gruplardan birisi Türklerdir. Türkler genel olarak İran’ın kuzey batısında yaşamaktadır. Siyasi literatürde bu bölgeye Güney Azerbaycan adı verilmektedir. Burada yaşayan Türkler milli haklarını elde etme mücadelesinde kültürel ve demokratik yolları izlemektedirler. Buna örnek olarak her yıl gerçekleştirilen Babek kalesi yürüyüşü verilebilir. Babek kalesi, Keliber kentinin yakınlarında Tebriz şehrinin 300 km kuzeyindedir. Babek kalesi son yıllarda Güney Azerbaycanlıların milli haklarını elde etme sürecinde sivil ve demokratik gösterilere sahne olmuştur.
Babek kalesinin Güney Azerbaycanlılar tarafından gösteri mekanı olarak seçilmesi Babek Hürremdin’in[1] 8. yüzyılda Araplara karşı verdiği mücadeleden kaynaklanmaktadır. Her yıl Temmuz ayının ilk haftasında gerçekleşen bu yürüyüş son yıllarda kendisine daha siyasi bir görünüm kazanmıştır. Güney Azerbaycanlılar kendi milli isteklerini ve anadillerinde eğitim hakkını elde etmek için bu kalede sloganlar atarak protestolar düzenliyor ve yanı sıra Ermenilerin Kuzey Azerbaycan’da (Azerbaycan Cumhuriyeti) işledikleri cinayetleri ve Fars şovenistlerin politikalarını kınıyorlar.
Babek kalesine düzenlenen bu yürüyüş son beş yıldır daha geniş bir halk katılımıyla gerçekleşmektedir. Güney Azerbaycan’da gerçekleşen Mayıs ayı protestolarından sonra bu yılki Babek kalesi yürüyüşleri daha da önem taşımaktaydı. Çünkü bu yılki yürüyüş Mayıs ayında ölenlerin kırkıncı gününe denk gelmekteydi.[2] Bildiğimiz gibi geçen Mayıs ayında karikatür krizi sonucu Güney Azerbaycan kentlerinde birçok protesto gösterisi yapılmıştır. Bu protestolar Güney Azerbaycan Milli Hareketi sürecinde hem bir ilktir hem de bir dönüm noktası niteliğindedir. Geniş halk katılımıyla gerçekleşen bu gösteriler Güney Azerbaycan Türklüğünün taleplerini ve gerçek yüzünü dünyaya göstermiştir. Bu nedenle bu yılki Babek kalesi yürüyüşünün geniş halk katılımı ve Fars Şovenizmine karşı gösterilere sahne olması beklenmekteydi.
Tahran yönetimi bu yürüyüşü engelleme konusunda değişik politikalar ortaya koymuştur. İlk olarak yürüyüşte yer alan yüz binlerce insanın katılımını gösteren haberlere sansür uygulamış, medyada yer almasını engellemiştir. İkinci olarak, yürüyüşün amacını saptırmak amacıyla katılımcıların eğlenmek için kaleye toplandıklarını açıklamıştır. Göstericilerin bu tarihi mekanda içki içip, şarkı söyledikleri iddialarını yayarak hareketin mahiyetini değiştirmeyi amaçlamıştır. Ancak bu politikalar sonuç vermeyince son iki yılddir merkezi yönetim şiddete başvurmak zorunda kalmıştır. Babek kalesi yürüyüş günlerinde Besic ve Devrim Muhafızları tatbikat bahanesiyle Kalenin etrafında toplanarak oraya gelenlere ciddi sıkıntılar yaşatmaktadır.
İran devleti etnik ayaklanmalar karşısında sert bir tavır sergilemektedir. Güney Azerbaycan ayaklanmasını sert bir şekilde bastırmadan önce İran’ın güney batısında Arap milliyetçiliği yapan ve Ahvaz kentindeki bombalı eylemde yer alan birkaç kişi asılmıştır. Kürt bölgelerinde faaliyet gösteren PJAK mevzilerini Irak topraklarında bombalamıştır. İran’ın güney doğusunda Beluçların özgürlüğü için mücadele eden Cündullah Örgütünü sert bir şekilde bastırmaya çalışmaktadır. Bazı bilgilere göre Güney Azerbaycan şehirlerinde sivil milisler ( besic) ve devrim muhafızları yeniden ciddi olarak örgütlenmişlerdir. [3]
Bu hareketi amacından saptırmak amacıyla İran siyasi literatüründe bazı yeni politikalar izlenmiştir. Fars milliyetçileri ve din adamları arasında Babek’in kişiliği hakkındaki bir polemik yaratılmış, bununla da Güney Azerbaycan Türklerinin Babek’i bir milli kahraman olarak görmeleri engellenmek istenmiştir. Fars milliyetçileri Babek’in bir İran kahramanı olduğunu ve Araplar karşısında İranlılık kimliğini koruduğunu savunmaktadır[4]. Din adamları ise, İslam ordularına direndiği için Babek’i dinsiz ilan etmişlerdir. Fars milliyetçileri ve din adamları tarafından ortaya atılan iddialar Azerbaycan Türklerini Babek’ten vazgeçirememiştir. Çünkü Güney Azerbaycanlılar gözünde Babek ne olursa olsun Azerbaycan topraklarında yaşanan mücadelenin ve direnişin simgesiydi. Güney Azerbaycanlı Türklerin Babek’i bir milli kahraman olarak seçmeleri onların mücadele ve direnişe ihtiyaçlarının ve verdikleri önemin bir göstergesidir.
Son altı yıldır Güney Azerbaycan Türkleri tarafından gelenek haline gelen Babek Kalesine yürüyüş artık milli hareketin kendi gücünü gösterme şekline dönüşmüştür. Tahran yönetimi de Mayıs ayı ayaklanmalarından sonra bunun farkındadır. Bir taraftan şiddet uygulayıp bu hareketin yayılmasını engellemek istemiş, diğer taraftan bu yürüyüşe engel olarak Güney Azerbaycanlıların gövde gösterisini engellemiştir. Devletin bu yürüyüş karşısındaki politikası, aslında Mayıs ayı ayaklanmaların devamını önlemek olmuş, bunu da az çok başarmıştır. Ancak Türk toplumuna yönelik devlet baskısı arttıkça, insanlar da milli hareketlerinin doğrultusunda daha azimli ve kararlı hareket edeceklerini göstermeye başlamıştır. Merkezi yönetim bugüne kadar; bu hareket karşısında sessizlik politikasını izlemekte ve bu politika ile milli hareketin toplum içerisinde yayılmasını engellemeye çalışmaktadır. Ancak Mayıs ayaklanmaları devleti şiddete zorlamıştır. Güney Azerbaycan şehirlerinde ilan edilmemiş bir olağanüstü hal hâkimdir.
Tahran rejimi Babek yürüyüşü karşısında da şiddete başvursaydı, şehirler içerisinde yine ayaklanma ve gösterilere şahit olunabilecekti. Yönetim bu defa, Babek yürüyüşü karşısında hassas davranmış yürüyüşün önünü almak için Güney Azerbaycan milli aktivistlerini ya tutuklamış ya da korkutarak yürüyüşe katılmalarını engellemiştir.
Babek kalesinde Güney Azerbaycanlı Türklerin gerçekleştirdiği yürüyüş Türkiye ve Türk dünyası tarafından dikkatle izlenilmesi gereken bir konudur. Ancak Türk basını bu konu da hiçbir haber ve analiz ortaya koymamıştır. Türk kamuoyunun, komşuları İran içerisindeki Güney Azerbaycanlı Türklerin varlığından ve faaliyetlerinden haberdar olmaması gelecekte Türkiye’nin bölgede daha etkin hale gelmesini ve doğru politikalar üretmesini sadece engelleyecektir.
[1] Babek Hürremdin hakkında daha fazla bilgi için bkz: htt://baybek-az.blogspot.com/
[2] Mayıs ayı Güney Azerbaycan Türklerinin ayaklanmasında Tebriz, Urmiye, Sulduz, Hihav şehirlerinde 30’dan fazla insanın öldüğü iddia edilmektedir. Ancak İran devleti bu konuda değişik rakamlar söylemektedir. Resmi olarak sadece Sulduz ( Negede) kentinde 4 kişinin öldüğü açıklanmıştır.
[3] http://r0ozonline.com/01newsstory/016358.shtml
[4] Ünlü Fars Milliyetçisi Perviz Vercavend, iki sene önce Babek Kalesine yürüyüş günlerinde Kaleye gelerek buraya gelen insanların toplanma nedenlerinin eski İran inançlarına dönüş olduğunu iddia etmiştir.
Kaynak: Global Strateji
Davut Turan
efrasyap